- Cemil Kavukçu'dan Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı bünyesinde verilen "Yazı Semineri" ve "Uygulamalı Öykü Semineri" kapsamında ders alma şansım olmuştu. Çok kibar, insanları kırmaktan çekinen ama düşüncelerini açıkça paylaşan, ince ve anlayışlı bir yazar izlenimi edinmiştik hepimiz. Seminerlerin bir başka ağır topu olan Mehmet Eroğlu'na kıyasla daha sıcak ve sohbete yakın biri olması, ilerde de görüşüp yazılarımızı veririz umudu doğurmuştu hepimizde. Ancak kurs bittikten sonra maillerimize cevap alamadığımız gibi, bazılarımızı daha sonra gördüğünde tanımaması hayrete düşürücü oldu bizim açımızdan.
- Neyse, gelelim kitabın özüne. Baş kahraman Vedat, bir kasabada yaşayan ailesini, erkek kardeşini geride bırakarak üniversite okumaya gitmiştir. Üniversitede, sosyete tarzı yetiştirilmiş olan Neslihan'a aşık olur ve nişanlanırlar. Birlikte yaşadığı arkadaşları aynı zamanda dava arkadaşlarıdır ve her şeylerini paylaşmaktadırlar. Vedat diğerleri gibi eyleme giremez, kaybedecek bir geleceği vardır, hiçbir zaman başının dikine giden bir insan olmamıştır, hayat konusunda çekingendir. Olayların tırmandığı zamanlarda herkes tutuklanırken Vedat da tutuklanır. Cezası çok uzun değildir, ama üniversiteden ve çevresinden kopmuş, bağlarını yitirmişdir, Neslihan'ın nerede olduğunu ne yaptığını bilmemektedir. Cezasını bitirdikten sonra yapabileceği tek şey kasabasına dönmek olur. Anne babası ölmüşlerdir, kardeşi evlenmiştir ve yurtdışında yaşamaktadır.
- Kasabaya varışında geçmişinden hiç kimseyle karşılaşmak istemez. Artık değişmiştir, burada geçirdiği çocukluğu ona hüzün vermektedir. O ne kadar kaçsa da, komşusu Müzeyyen Teyze ve liseden arkadaşı İlhami onu rahat bırakmazlar. Başta dirense de, onların arkadaşlıklarına yavaş yavaş alışır ve kendini kasabanın sakin ortamına teslim etmeye başlar. Müzeyyen Teyze'nin ona bulduğu, küçük bir kızı olan Serap'la evlenmeye, eskimiş evini İlhami'nin bulduğu müteahhite vermeye karar vermek üzereyken, İstanbul'dan gelen bir mektupla fikrini değiştirir. Aylardır özlediği eski hayatına dönecek yeni bir başlangıç yapacaktır.
- Hikaye aslında son yıllarda oldukça sık işlenmeye başlanmış bir hikaye. Cemil Kavukçu'nun herkes tarafından takdir edilen doğal tipler yaratma, kasaba hayatını açıklığıyla ortaya serme ve iç dünya yansıtması oldukça yalın ve başarılı. Küçük bir şehirde veya kasabada bir süre yaşamış olanlar, Vedat'ın duyduğu iç sıkıntısını, oradaki durgun hayatın ve beklentisiz insanları kolaylıkla anlayabilirler. Cemil Kavukçu'nun ilgi çekici yönlerinden birisi, "ayı" diye tabir edilebilecek erkeklerin içkili sigaralı, argo muhabbetlerini çok iyi yansıtıyor olması. Bir de, her şeyden vazgeçmiş, mücadele gücü ve isteği olmayan güçsüz insanları iyi resmetmesi. Hatta bazı noktalarda Vedat'a "Kalk artık, kendine gel, toparlan, hareketlen!" deme ihtiyacı duyduğumu söylemeliyim. Kitabın bence en akılda kalan ifadesi, bisikletinin tekerini tamir eden Vedat'ın, "Çemberin iç açıları toplamı 360 derece, benim iç acılarımın toplamı çok daha fazla." demesiydi.
- Sonuç olarak, çok başarılı, iz bırakan bir roman değil Dönüş. Yazarın öykü kitaplarını okumak daha akıllıca olabilir.
- ilhamavcisi'nin notu 5/10
No comments:
Post a Comment