Tuesday, February 7, 2012

AVATAR: SON HAVA BÜKÜCÜ

Cumartesi sabahlarımızın eğlencesi kaşarlı tost ve taze portakal suyu eşliğinde Sponge Bob izlemek oldu çok uzun yıllardır. Sünger Bob'un aptal halleri, Patrick'in daha da aptal halleri ve Squidward'un sinirlilikleri hoşça kendini izletti bize. Yıllar içinde CNBC-e'nin yayın akışı, bizim de yeme içme alışkanlıklarımız bir parça değişti. Artık yumurta-peynir-zeytin-yeşillik geleneksel dörtlüsüne daha çok rağbet eder olduk sağlıklı yaşamak adına. Kahvaltılarımızı genelde ben hazırladığım için, çizgifilmler başladıktan sonra tepsilerimizi alarak salona gidebiliyorum. Geçen sene Mahir'i farklı bir çizgifilm izler görünce önce ne olduğuna çok dikkat etmedim. Başlarda şimdiye kadar izlemediği bir tutkuyla izlediği Avatar'la Keloğlan diye dalga geçtim itiraf ediyorum. Sonra yavaş yavaş beni de sarmaya başladı. En son bölümünü İstanbul'da izledik ve içimizde garip bir hüzün uyandı desem yeridir. Şimdiye kadar CNBC-e'de bölük pörçük izlediğimden tam bir akış oturmamıştı kafamda. Geçen hafta gripten sürünür ve evde raporlu yatarken tüm üç sezonu bölüm bölüm izledim. Emek'te son kattaki evimizde, pencerenin önündeki kanepeye kurulup özenle pişirdiğim yemeklerimi yerken hem de. İnsanlık için küçük, benim için büyük keyifti :)

Avatar Aang bende ilk önce bir Bugs Buny imajı uyandırdı. Oraya buraya zıplayıp kendini her olaya düşüncesizce atan yaramaz oğlan çocuğu tiplemesine de oldum olası uyuz olduğum için, Katara en baştan bu yana favori karakterim oldu. Sonra Aang'in düşünceli ve dikkatli tavırlar takınmasıyla uyuz olmaktan vazgeçtim en azından ama hala çok sevimli bulduğumu söyleyemem. Sokka yakışıklı bir savaşçı olmakla beraber, komedi unsurunu onun üzerinden işletmeleri karizmasını sarsıyor ne yazık ki. Bu tür serileri başarılı kılan tüm faktörler var aslında Avatar'da da düşününce. Harry Potter ve Pokemon serilerinde de, üç arkadaş, ikisi erkek biri kız. Baş rol erkek kahraman olmaya hevesli değil, hatta istemiyor, normal bir çocuk ve güçlü yanları olduğu kadar güçsüzlükleri de bulunuyor. Kız karakter akıllı, çalışkan, sorumlu, grubu toparlayan ve sıkıcı olmakla suçlanan anaç bir kişilik. Fevri olmamayı gerektiren en zor kişilik özelliklerinin de kadınlara yüklenmesi bir toplumsal yanılgı. Tamam doğamız gereği daha bir sabırlı ve kapsayıcı olabiliriz ama keşiş değiliz nihayetinde. Bir de Ron ve Sokka gibi komik, sevimli ve sorunlu yan elemanlar. Yolculuk hikayeleri hemen her zaman işe yarıyor. Hele de Avatar'da olduğu gibi yolculuğun ilerlemesiyle birlikte olaylar ve karakterlerin iç zenginliği daha da derinleşiyorsa.

Gelelim benim en favori iki karakterime: Zuko ve amcası. Kendi içinde çelişen, kendini geliştiren, zorluklara göğüs geren, ateşle yoğurulmuş bir genç adam Zuko. Onun çelişkilerini, hırslarını, kendini buluşunu amcası Iroh'nun delilikle karışık bilgeliğiyle birlikte izlemek oldukça keyifli oldu. Hatta ikisinin ilişkisinin şekillenmesini görmek, Katara ve Aang'in aşk ilişkisinden daha heyecanlıydı denebilir. Bu arada birçok kişi gibi ben de Katara ve Zuko'yu yakıştırmıştım son sezonda ama serinin yapısı gereği olmayacağı belliydi.

Nihayetinde, çocuklara özgü olmayan, içi dopdolu ama filmi Shamalayan tarafından katledilmiş, süper bir çizgi dizi Avatar. Güç, arkadaşlık, doğru ve yanlış, hırs, insan doğası üzerine mini bir özet. İzleyecekseniz lütfen orijinal dilinde alt yazılı izleyin, zevkine daha iyi varılıyor.

- ilhamavcısı'nın notu: 8/10. 

No comments:

Post a Comment