Tuesday, February 7, 2012

DİĞER BOLEYN KIZI (THE OTHER BOLEYN GIRL)

- İtiraf edeyim, film gösterime girmeden önce çıkan kitabının kapağını görmüş, aptal bir hikaye olmakla suçlamıştım önyargılarım sayesinde. Her ne kadar hala bir parça aptal pazarlama taktikleri ile dolu olduğunu düşünsem de, film İngiliz tarihinin belki de en çarpıcı dönemlerinden birisini göz önüne seriyor. Pek de bilmediğim bu dönemi öğrenmem ve araştırmaya heves duymam açısından bana faydası dokundu "Diğer Boleyn Kızı"nın.

- Filmin ele aldığı dönem "The Tudors" dizisini izleyenlerin yakından bileceği Kral VIII. Henry dönemi. İngiliz tarihine Tudor Hanedanlığı olarak geçen dönemin son kralı VIII. Henry'nin dönemi pek çok çarpıcı değişime imza atmış. Bu değişimlerin sebebinin, kralın kadın düşkünlüğü olması ise bir çarpıcı gerçek!

- O dönemlerde İngiltere'de statünün babadan en büyük oğula geçmesi nedeniyle, abisi Prens Arthur'un kral olmasını bekleyen Henry, kendisini kilisede kariyer yapmak üzere yetiştiriyor. İşte tam da bu noktada, Prens Arthur henüz 15 yaşındayken aniden ölüyor ve krallık sırası Henry'e geçiyor. İspanya ile ilişkilerinin bozulmasını istemeyen baba VII. Henry, Prens Arthur'un karısı ve İspanya Kralı'nın kızı olan Aragon'lu Cathrine'in Henry ile evlenmesini istiyor.  Bu evliliğin gerçekleşmesi için, Cathrine Papa önünde, Prens Arthur ile evliliklerinde hiçbir birleşme olmadığını söylemek zorunda kalıyor. Böylece ilk evliliği iptal ediyor, Katolik Kilisesi'ne göre hiç evlenmemiş bir kadının tekrar evlenmesinde de bir sorun yaşanmamış oluyor!

- İşin kötüsü, 14 ay sonra Cathrine ve Henry evlendiklerinde, VII. Henry İspanya ile politik ilişkilere eskisi kadar önem vermiyor . Henry ise, Cathrine ile evlenirken kendisinin isteğinin sorulmadığını ve aslında evliliği istemediğini söylüyor. Böylece, Cathrine ortada kalmanın ilk adımını yaşamış oluyor. Sağda, oldukça dindar olduğu bilinen Cathrine'in resmi yer alıyor.

-Henry 18 yaşında VIII. Henry olarak tahta geçiyor ve Rönesans döneminin en çalkantılı süreçlerinden birisini başlatıyor. VIII. Henry'nin pek çok metresi -kelimeyi sevmem ama o zamanlarda böyle geçiyormuş- ve yasal olmayan çocuğu oluyor. Bu metreslerin en ünlüsü ise Mary Boleyn oluyor. Mary ve kardeşi Anne, Sir Thomas Boleyn'in kızları. Eğitimlerini Avrupa'nın çeşitli kentlerinde tamamlıyorlar. Hatta, ikisinin bir ara Fransa Kralı'nın metresi olduğu da söyleniyor. İngiltere'ye geri döndüklerinde, daha sessiz ve içine kapanık olan Mary, VIII.Henry'nin dikkatini çekiyor ve yaklaşık 7 yıl boyunca birlikte oluyorlar. Bu birliktelikten Cathrine ve Henry isimli iki çocukları oluyor ama kral bu çocukların kendisinin olduğunu hiçbir zaman kabul etmiyor. Filmde Mary Boleyn karakteri, kocasını seven, ondan kral yüzünden zorla ayrılmak zorunda kalan, saf ve masum, sonunda da krala gerçekten aşık olan ve ablası Anne tarafından sürekli ihanete uğramış bir tip olarak çiziliyor. Tarih kaynaklarında ise, Anne kadar hırslı olmasa da, filmde çizilen tiple benzerlik taşımıyor.

- Henry, Cathrine ile evliliğindeki mutsuzluğunu başka ilişkilerde unutmaya çabalarken, Cathrine ile çocuklarının olmaması, olanların ise yaşamaması sorunlarına sorun ekler. Yaşayan tek çocukları Mary'dir, ama Henry tahtına bir erkek varis istediği için, Mary de onu mutlu etmemektedir. Henry'nin erkek çocuk isteği uzun yıllar boyunca yerine gelmez. Evlilik dışı dünyaya gelen erkek çocuklarını da Kilise yüzünden resmen tanıyamaz. Solda da Henry'nin 18 yaşındaki bir portresi görülebilir. Bu hali yanıltıcı olmasın, daha sonraki yıllarda kızıl saçlı ve çok kilolu resimleri var.

-İşte bu süreçte, Anne Boleyn kadın avcısı Henry'nin dikkatini çeker. Tarihe damga vuran kilit nokta, Anne'in diğer kadınlar ve kardeşi Mary gibi metres olmak istememesi olur. Krala metresi olmayacağını, ancak kendisiyle evlenirse birlikte olabileceklerini ince ince işler. Kaçan balık büyük olur misali, Anne kendisinden kaçtıkça, Henry'de büyük bir saplantı haline gelmeye başlar. Reform yanlısı olan Anne, İngiltere'de değişim çağının başlaması gerektiğini, ve Kilise'nin güç kaybetmesi karşılığında evlenebileceklerini de Henry'nin aklına sokmayı başarır.

- Yıllar içinde, Henry Aragonlu Cathrine'den mutlaka ayrılmaya karar verir. Katolik Kilisesi bu boşanmaya izin vermez, çünkü Katoliklerde boşanma mümkün değildir, sadece Papa'nın izniyle mümkün olmaktadır. Devlet bu konuda ikiye bölünür ve özel yaşamlar ile siyaset iç içe girmeye başlar. Boşanma fikri muhtemelen Anne Boleyn'den daha önce aklında oluşmuş olan Henry, Cathrine ile evliliklerinin geçersiz sayılması için Papa'ya başvurur. Ona göre, daha önce ne olursa olsun evli olan bir kadının tekrar evlenmiş olması Kilise tarafından kabul edilmemelidir ve evlilikleri aslında geçersizdir. Bu sırada Cathrine ve Anne güçlerini çarpıştırırlar ve çevrelerinde yandaşlar toplarlar. İngiliz halkının Cathrine'i daha çok sevdiği, ve Anne'i kraliçe olarak kabul etmedikleri bilinmektedir. Sağdaki resimde Anne Boleyn, simgesi haline gelen inci kolye ve ucundaki altın B harfi ile görülüyor.

- Kilise tarafından Henry'nin boşanma isteği politik ve dini nedenlerle kabul edilmez. Pek çok siyasetçi de bu konuda bölünmüştür ve herkes birbirinin kuyusunu kazmaya çalışmaktadır. Sonunda VIII. Henry daha bir yıl önce Luther King'in kitaplarını yakar ve Protestan'ları idam ederken, bir yıl sonra başında kendisinin olduğu bir kilise ve mezhep kurar: Anglikan Kilisesi ve Anglikanizm. Bu sayede, hem istemeyerek evlendiği Cathrine'den kurtulmuş oldu, hem sevdiği Anne ile evlenebildi, hem erkek çocuk sahibi olma şansını elde etti, hem de o dönemde daha güçlü olan İspanya'nın iç işlerine müdahalesinden kurtulmuş oldu. Bu dönemin şok edici bir olayı da, "Ütopya" adlı romanını mutlaka duymuş olacağınız, ünlü devlet adamı Thomas More'un da, VIII. Henry ile aynı fikirde olmaması yüzünden idam edilmiş olması.

- Onca uğraş ve beklemeye rağmen, Anne ile evliliklerinin çok iyi gitmediği söyleniyor. Anne, 1533 yılında Elizabeth adında bir kız çocuğu dünyaya getiriyor. Bundan üç yıl sonra da, ihanet nedeniyle idam ediliyor. Filmde ve tarihi kaynaklarda, evlendikten sonra kralın ilgisini kaybetmeyi hazmedemeyen ve erkek çocuk dünyaya getirmek isteyen Anne'in, tekrar çocuk sahibi olmak için, eşcinsel olduğu düşünülen erkek kardeşi ile ilişkiye girmesi nedeniyle idam edildiği söyleniyor. Görünen nedeni bu olabilir, ancak siyasette oldukça aktif olan ve tahta geçmek için bir çok insanı kullanmış olan Anne'in pek çok düşmanı olabileceği de ihtimaller arasında.

- Anne Boleyn'i idam ettirdikten sonra VIII. Henry 4 kez daha evleniyor. Üçüncü evliliğini Anne'in idamından tam 10 gün sonra Jane Seymour ile yapıyor. Jane, kralın yıllarca özlemini çektiği erkek çocuğunu doğururken ölüyor. Bu erkek çocuk, VIII. Henry'den hemen sonra tahta geçiyor, ancak henüz 16 yaşındayken ölüyor. Onun çocuğu olmadığı için, tahta Aragonlu Cathrine'in kızı I. Mary geçiyor. Böylece, tahtta ilk kez bir kadın, bir kraliçe hüküm sürüyor. Mary'nin de arkasında bir çocuk bırakmadan ölmesi sonucunda, Anne Boleyn'in kızı Elizabeth, 25 yaşında kraliçe I. Elizabeth oluyor.

- Hepimizin bildiği, adına filmler yapılmış, kitaplar yazılmış, İngiltere'ye altın çağını yaşatmış kraliçe Elizabeth, işte böyle bir tarihsel gelişimle tahta geçiyor. Muhtemelen babasının kadınlarla ilişkisini ve evliliklerin iç yüzünü gördüğünden olsa gerek, ve güç kaybetmemek için 40 yıllık hükümdarlığı sırasında hiç evlenmiyor.

- Sonuç olarak, film bence senaryo açısından güçlü bir film değil. Tek güzel noktası üzerinde yazılıp çizilmeye çok elverişli olan bu dönemi Anne Boleyn veya VIII. Henry'nin değil, Mary Boleyn'in gözünden almış olmasıydı. O da çok gerçekçi olmamakla beraber, değişik bir boyut katmış diyebilirim. Olaylar o kadar sürükleyici ve o kadar çok ilki barındıran bir dönem anlatılıyor ki, Scarlett Johanson ve Natalie Portman gibi oyuncular olmasa bile, ne olursa olsun izlenebilirmiş. Eğer henüz izlemediyseniz, bu filmi izlemek yerine, o dönemi anlatan kitap veya websitelerini okumanızı tavsiye ederim.

- ilhamavcisi'nin notu 5/10

No comments:

Post a Comment