- Bella17 yaşında, annesi ve onun yeni kocası ile birlikte yaşayan, içe kapanık, biraz karanlık, bunalıma yatkın bir kız. Sarışın değil, renkli gözleri yok, popüler olmaya çok meraklı değil, kaşmir kazaklar giyerek okulun koridorlarında salınmıyor, ponpon kız olma gibi bir sevdası da yok. Yani, günümüz şekilci gençliğinden bir parça farklı. Annesinin beyzbolcu kocasıyla birlikte turneye çıkmasıyla, Bella polis olan babasının yanına Phoenix'e taşınıyor bir süre için.
- Güneşsiz iklimi, az nüfusu ve cansız sosyal hayatı ile Phoenix başta Bella için çok sıkıcı bir
- Amerikalılar için lise hayatı çok önemli. Dikkat ederseniz bir çok filmleri ve dizileri lise hayatının önemi ve zorluğuna değiniyor. Hepsinde de şablon aynı. Herkes tarafından itilip kakılan zayıf ve gözlüklü, ekose desen süveterli inekler grubu, futbol takımı ve takımın herkesi aşağılayan, genelde sarışın ve iri yarı olan kaptanı, süslü hatta kokoş ve burnu büyük ponpon kızlar, gazetede çalışan sol eğilimli ve genelde alay edilmeye eğilimli gazeteciler grubu vs. vs. Twilight da bu şablondan hareketle, havalı çocukla dışardan gelen sessiz kızın aşkını ele alıyor.
- Garip olan nokta şu ki, Edward ve ailesi vejeteryan olmayı tercih eden vampirler. İnsanlardan mümkün olduğunca uzak kalmaya çalışıyorlar, ama ne hikmetse birkaç yüzyıl
- Twilight, Stephenie Meyer adlı üç çocuklu, Mormon bir ev kadınının yazdığı seri kitapların ilki. Film de bu kitaptan uyarlanmış. Amerikan muhafazakarlığı dediğim yazarın Mormon olmasından kaynaklanan bir kaç noktaydı. Örneğin Bella ve Edward ilk görüşte aşk ile sonsuza kadar birlikte olmaya karar veriyorlar. Aslında oldukça romantik ve şirin, ama bu aşkın oluşma aşamalarını hiç göremiyoruz ne yazık ki. Edward'ın tek söylediği, Bella'nın kanının tadının çok güzel olacağı! Edward Bella'yı sorgusuz sualsiz sahipleniyor, kendini onun güvenliğinden sorumlu hissediyor ve ikisi için tüm kararları alıyor, Bella da bu durumdan şikayetçi değil.
- Sonuç olarak, önce de yazdığım gibi, kadınların sahiplenilme ve
- Filmi izlememe değen tek şey, Edward rolündeki Robert Pattison'dı. Daha önce Harry Potter ve Ateş Kadehi'nde Cedric Diggory olarak izlemiş ve ilerde kesinlikle başka filmlerde de göreceğimi düşünmüştüm, yanılmamışım. Normal hayattaki uyuz görüntüsünün aksine, filmlerde karaktere dönüşümü çok başarılı, yakışıklılık açısından da hiç fena değil :)
- ilhamavcisi'nin notu 5/10.
No comments:
Post a Comment