Monday, March 12, 2012

THE KING'S SPEECH (KRALIN KONUŞMASI)

Colin Firth'ü aktör olarak ve filmlerini de bir sinemasever olarak çok severim. Pride and Prejudice zamanlarından bu yana değişmeyen çizgisi, ciddiyeti ama kasıntı olmayışı, asaleti ve inceliği ile izliyorum kendisini. Gerek klasik rollerde, gerek komedide, gerek jön olarak, gerek yan rollerde hiç yanıltmadı bizleri henüz. Kralın Konuşması da işte böyle bir film ve ona hak ettiği Oscar'ı da kazandırmış durumda.

Filmi sadece Colin Firth'e indirgemeyeyim, konusu oldukça ilginç ve bana yeni bir bilgi verdiği için hoşuma gitti. Senaryo özenle yazılmış görünüyor. Yan rollerdeki iki isim çok iyi; Geoffrey Rush ve Helena Bonham Carter döktürüyorlar. Zaten İngiliz tarihini anlatan filmleri çok seviyorum, acaip keyifle izledim.

Film sayesinde edindiğim yeni bilgi şu oldu: I. Elizabeth'in tahta çıkışındaki tesadüfler serisi gibi, şu andaki kraliçe Elizabeth'in de tahta çıkışı bir talih serüveniymiş. Film Kral V. George'un ikinci oğlu George Albert ya da ailesinin onu çağırdığı şekliyle Bertie'nin hikayesini anlatıyor. Bertie kralın ikinci oğlu. Dadılarının kendisine yaptığı kötülükler ve baskıları yüzünden kekeme kalmış, geri planda olmayı seven ama aslında karakterli ve güçlü bir insan. Kekemeliğini ünlü doktorların hepsini denemiş olmasına rağmen atamıyor üstünden.

Babasının isteğiyle, o zamanlar yeni başlayan radyo yayınlarında ve katılmaları gereken diğer sosyal mecralarda konuşmalar yapması gerektikçe bu sorunu ona daha da sıkıntı vermeye başlıyor. O sırada Geoffrey Rush'ı buluyor karısı ve onun değişik ve samimi metodları sayesinde bu kötü dertten kurtuluyor, geçmişinin izlerini silerek ışıldamaya başlıyor, ve aynı zamanda kendine hayat boyu beraber olacağı bir dost edinmeye başlıyor.

İşin enteresan yönü de böylece başlamış oluyor. Babaları ölünce, Bertie'nin abisi Edward kral oluyor ama o sırada Amerika'lı bir aktristle ilişkisi olduğu ve onunla evlenmek istediği için bir süre sonra krallıktan feragat ediyor ve yerini Bertie'ye bırakıyor. Şans bu ya, Bertie'nin de iki kızı var ve ondan sonra sıra Elizabeth'e geliyor ve o kraliçe oluyor.

Filmden alınacak birkaç ders var. İlki, korkular ve baskıların kekemelik gibi fiziksel sonuçlara yol açabildiği. İkincisi asla olmaz demeden her daim hazırlıklı ve gelişmiş olmak. Sonuçta Elizabeth veya George sıra nasıl olsa bize gelmez deselerdi, tahta geldiklerinde halleri ne olurdu? Üçüncüsü de kral çocuğu dahi olsa bakıcıların/dadıların acımasız olabildikleri.

Çok beğendim filmi, tavsiye de ediyorum izlemenizi.

- ilhamavcisi'nın notu: 8/10.

No comments:

Post a Comment