Ben işi uzmanına bırakmaktan yanayım, hele de çocuk davranışı ve gelişimi gibi önemi çok büyük bir konuda. Sabiha Paktuna Keskin'i ilk kez Doktorum programında izledim, sevecen tavrı ve ılımlı konuşmaları hoşuma gitti. Oradan hareketle kitaplarını merak ettim ve yakında çalışmaya geri döneceğim için Anne İş'te kitabını aldım.
Kızımın doğumundan sonra tabii ki gerçek pratik sayesinde çocuk bakımına bakışım da değişti. Artık bir çok konuyu çok iyi bildiğimi iddia edebilirim. Çok şey okudum, çok şey izledim, çok şeyi birinci elden yaşadım ve sonuçta kanaatim şu ki her konuda olduğu gibi bu konuda da yapaylaşmış ve tüketimi abartmış bulunuyoruz.
Ne yazık ki bu abartının yanı sıra annelerin ve sonra da ailelerin bilincinde olmadıkları tahammülsüzlükleri geliyor. Çok eleştirmek istemiyorum ama gördüğüm örnekler bana bunu düşündürüyor. Anneler yaklaşık 1-2 sene uykusuz kalmamak için bebeklerini ağlatarak kendi kendine uyumaya alıştırmaya çalışıyor. Sürekli anneyle olmak isteyen bebek huysuz ve yabani olarak adlandırılıyor. Kısacası, hayat düzeni bozulmadan, en az çabayla en çok verim alınmaya çalışılıyor, ama tabii ki olmuyor ve karşılıklı sorunlar yaşanıyor.
Bir kere, bebek geldikten sonra eski hayat düzeninin olduğu gibi devam etmeyeceğini önceden kabul etmek gerekiyor. İşin sırrı koşulsuz ve şikayetsiz kabullenme olmalı diye düşünüyorum. Ayrıca, bebeklerin birbirinden farklı olacağı ve buna göre onların ihtiyaçlarının anne-bebek ilişkisini şekillendireceğini de...
Bazı bebek tek başına duruyor, bazısı sürekli kucak ve anne istiyor. Bazısı erkenden tüm gece uyumaya başlıyor, bazısı birkeç sene çok uyanarak büyüyor. Sanırım en iyisi çocuğu iyi tanımaya çalışmak ve neden benim çocuğum şunu yapıyor veya bunu yapmıyor diye takıntı haline getirmemek.
En önemlisi, çocuğunuza güvenin, anlamaya çalışın, güven ve sevgi verin diyor. Ve bence daha da önemlisi, çocukları yetişkin mantığıyla anlamaya çalışmayın yanılırsınız mesajı veriyor ki, bugün hemen tüm ailelelerin yaptığı aslında bu yanlış.
Anlatmak istediklerimin tümünü yazsam daha da uzayacak bu yazı. Ama bence de bebekler emek, saygı, güven ve sevgi istiyorlar öncelikli olarak. Bir an önce eski hayatıma döneceğim diye (ki bence bu da modern hayatın aileler üzerinde kurduğu gereksiz bir baskı) çocuğu doğasına aykırı "terbiye" yöntemlerine zorlamanın hiç gereği yok. Bu tabii ki kuralsız olacağız anlamına da gelmiyor ama sevgi ve iyi niyetle onlar da yerleşir diye düşünüyorum. "Bebeğim sürekli emmek istiyor, beni kullanıyor", "çok kucağıma almıyorum ki bana bağımlı olmasın", "üç gece ağlattım yanına gitmedim şimdi kendisi uyuyor", vb muhabbetler kulaklarımı tırmalıyor. Emeksiz yemek, zahmetsiz başarı olmuyor demek istiyorum. Yeni annelere de rahat olup içgüdülerinizi dinleyin diyerek bu yazıyı bitirmek istiyorum. Daha yazarsam gidecek, bu konularda daha çok yazacağım gibi geliyor :)
Aşağıda da kendi sitesinden bir alıntı ekleyeyim de anlatmak istediklerim daha net olsun:
"Yaşamının ilk üç yılında çocuk, isteklerini anında karşılayan, sımsıcak sarmalayan, bol bol dokunan, özverili, koruyucu ve kollayıcı anne davranışlarıyla büyütülmelidir. Asla ağlatılmamalıdır. Aksi halde yaşam boyu diğerlerine güven duygusu gelişemez. Onun yerine ‘paranoya’ gelişir ki; yaşamı berbat eder."